Baş Kitabımız

Baş Kitabımız

Dostlarımız

Dostlarımız

Kütüphanemiz

Kütüphanemiz

Kitaplarımız

Kitaplarımız

İki Cami Arasında Aşk

Pazartesi, Ekim 31, 2011

Mürvet Sarıyıldız'ın ikinci romanı bu kitap. İsmini daha önce duymamıştım, kitabını ise gördüğümde vuruldum ve o an almak istedim, konusu itibariyle :) Tarih romanlarını çok seviyorum, içine bir de aşk karışınca daha da hoşuma gidiyor. Ama üslup önemli, bazı yazarlarımız maalesef o güzel insanları kalemleriyle yerin dibine sokarak, yalan yanlış hikayelerle insanların aklını karıştırıyorlar. Yazarımız tam aksi, edep ve saygı ile çok güzel işlemiş Mihrimah ile Sinan aşkını ve o güzel zamanları... Ayrıca kitabın kapak tasarımı ve içerik dizaynı da harika, söylemeden geçemeyeceğim :)
Eğer istenirse bir günde, hatta(benim gibi) birkaç saat içerisinde okunabilecek bir kitap.

*
Gözden uzak olduktan sonra cânâ, nerede olduğun fark eder mi? Ha bir adımlık uzaktaki saray, ha dünyanın diğer ucu. Gözlerim ki seni gördüğünden parlak, fikrim sen olduğun için coşar. Aşk, sen olduğun için aşk. Selinde boğulsa da bu can, kurtaracak olan yine sensin.

*Bu acıyla yaşamak benim kaderimse, bu acıyı taşlardan başkası anlayamaz. Taşlar ki aşkın en sadık dostları olacak bundan sonra. Ey Mihrimah, adı dilime yasaklı olan sevgili, gülüşü gözlerime haram olan sevgili, seni her anmamda nasıl kanıyorsa bu dilim, nasıl eriyorsa aşkının altında tenim, ruhum nasıl sızlıyorsa her daim, aşkımın tercümanı olacak ellerimde şekil bulacak olan taşlar.

* Onun gözlerini saltanat sevdası, senin gözlerini de onun aşkı kör etmiş. İki kör, birbirini nasıl görebilir karanlıkta?

Kalb İbresi

M.Fethullah Gülen'in Kalb İbresi adlı eseri, tahmin edeceğiniz üzere din bilgisi içeriyor hayat bilgisi tadında.. Bölüm bölüm soru cevaplardan yola çıkılarak sohbet tadında ilerliyor, konuların birbiriyle bağlantısı yok, lâkin günümüzde çoğumuzun yaşadığı hal ve hadiselerden yola çıkılarak yazıldığından, kendinizden bir şeyler mutlaka bulacak ve keyif alacaksınız... Hepimizin kalb ibresi zaman zaman kayabiliyor, bu kitap iyi gelecek... Okunması gereken nadide eserlerden... Kitabı bitirdikten sonra her zaman görebileceğiniz bir yere koyun ve ara sıra sayfalarını tekrar karıştırın, rehberliğine ihtiyacınız olabilir.

*Peygamber Efendimiz(s.a.v), kendisine atfedilen bir sözde mü'minin sözünün hikmet, sükûtunun da tefekkür olması gerektiği tavsiyesinde bulunur. Bu ifadeden mü'minin hâlinin iki hususa bağlandığını görmekteyiz. Bir; mü'min konuştuğu zaman mutlaka belli bir hikmet, maslahat ve hayır gözeterek konuşur. İki; konuşulacak mevzuda böylesi bir hikmet ve hayır söz konusu değilse o zaman mü'min sükûtu tercih eder. Ancak onun bu sûkutu boş boş, tembel tembel durma şeklinde anlaşılmamalıdır. O, sükûtîliğine bir anlamda uhrevîlik boyası çalar, tefekkür etmesi gereken meseleleri düşünür ve neticede onu bir tefekkür zemini hâline getirir.

*Çünkü yapılan hizmetler karşılığında azıcık dahi olsa bir alkış beklentisine girer veya elde edilen başarılar neticesinde azıcık dahi olsa, heva ü heves kaynaklı, duygularınızı okşayan bir sevinç yaşarsanız münafıklığa doğru bir adım atmışsınız demektir.

*Meselâ müşterek bir hayat sürdürülürken yapılan yanlış tavır ve çiğ davranışlar karşısında hemen harekete geçmemeli, aynıyla karşılık vermemeli ve hele gıybet ve dedikodu gibi alçaklıklara asla tenezzül etmemeliyiz. 
...Çünkü asıl önemli olan ekşiyen karşısında tatlı olmak, eğri karşısında düz durmaktır.

SURE-İ YUSUF"UN YORUMU

yusuf suresini bir çok kez okudum hem mealini hem tefsirini, hz yusufun kıssası hakkında yazılmış bazı kitaplarıda okudum ama benim için bir eksiklik vardı okuduğum kitaplarda, haluk nurbaki'nin bu kitabı ile bu eksiklikte kendi açımdan doldurduğumu düşünüyorum. Hz yusuf'un kıssasında herkesin konuştuğu hep züleyha ile hz yusuf'un aşkıdır.  Ama bu kitap yusuf suresine ve kıssasına çok başka bir açıdan bakış sunuyor. Kitap 100 sayfa oldukça ince bir kitap, haluk nurbaki hocanın kitapları geneli incedir ama içindeki bilgiler oldukça büyüktür.  
Kitabın sonunda şöyle bir yazı var; Sure-i yusuf'u ve yorumunu okuyan siz kıymetli okuyucularıma bu sureden özellikle neler öğrenmemiz gerektiğni bir defa daha özetlemek istiyorum:

1) sure-i yusuf bir hikaye değil, aksine insan yapasının bütün hususiyetlerini ahsenül-kasas: yani kıssaların en güzeli  biçimi içinde açıklayan bir ilahi rapordur. insanın gönül, nefs ve ruh gibi bilim açısından bilinmesi imkansız yanlarını zarif bir hayat hikayesi içinde dile getirmiş, gerçekleri perde perde gözümüzün önüne sermiştir.

2) bizzat zahiri manası itibariyle dahi kader, tevekkül, gayret ve teslimiyet konusunda fevkalade önemli incelikleri; tartışmaya imkan vermeyecek biçimde açıklamıştır. Özellikle yakub ve yusuf'un hem zellelereni, hem de sabır ve tevekküllerini, hatırımızdan çıkmayacak biçimde zihinlerimize yerleştirmiştir.

3) insanları mahveden gurur ve kendinde kudret ve vehmetme gibi hatalarımızı yine yakup ve yusuf ağzından peka çık şekilde dile getirmiştir. cenab-ı hakk'ın irade ve emriyle en yüce noktaya gelmiş bir peygamberin bile bazı şeyleri bilmesi yanında: kulluk hayatı içinde pek çok şeyleri bilemeyeceği ayet kesinliği içinde bildirilmiştir.

Aslında 5 madde yazıyor kitabın sonunda ben sadece ilk üç maddeyi yazdım, merak edenler kitabı alıp okuyacak artık. :)

Sol Ayağım

Salı, Ekim 25, 2011

Kendinizle ilgili gerçeklerle yüzleşmek için ihtiyacınız olan nedir? Kabullenemediğiniz 'siz'i başkalarına anlatmayı bir yana koyun. Kendinize itiraf edemedikleriniz ne çok değil mi?
Christy Brown, fiziksel anlamda hepimizden geride ancak zihnini, engelli olmayan bizlerin fiziksel özelliklerimizi kullanamadığımız kadar ustaca kullanıyor.

Doğuştan beyin felci olan ve bununla onlu yaşların başında yüzleşen Christy; tüm iletişimini vücudunda hükmedebildiği tek organ olan sol ayağıyla gerçekleştiriyor. Elleri vücudu, sağ ayağı hatta yüzünü bile hareket ettirmekten aciz olan Christy'nin zihni ve yüreği fiziksel engellerinin aksine mükemmel işliyor.
Baskın bir çoğunluğun kendiyle bile yüzleşmeye cesaret edemediği gerçeği, Christy'nin otobiyografisini içtenlikle yazışına hayran bıraktırıyor...
Okunası, ibret alınası ve tebrik edilesi... Tebrikler Christy Brown. Ve tebrikler bu nadide insanın biricik annesi; onun ilham kaynağı ve melek annesi...

Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı

Cumartesi, Ekim 22, 2011

Adı bile insanın içini sıcacık yapan bu kitap karşınıza oturuyor ve okuduğunuz sürece sizinle konuşuyor, şakalaşıyor, güldürüyor , duygulandırıyor. Bazen kendinizi kitap okurken sesli bir şekilde tepki verirken ve gülerken yakalayınca bir de bu halinize gülüyorsunuz.
Kitabın yazarı; Ahmet Şerif İzgören. Karşılık beklemeden seminerler veren insanların oluşturduğu Uğur Böcekleri Projesi'nin ana parçalarından biri olduğunu da kitapla beraber öğrenmiş olduk, diğer kitaplarında da yer alıyor bu projenin tanıtımı.
Yazar, kitapla ilgili arka kapakta da yer alan bir sözünde 'Bu kitabı kişisel gelişmeyin diye yazdım. Toplumsal gelişin. Etrafa da gram katkınız olsun' diyor ve biraz şaşkınlıkla biraz da gülümseterek, kendine hak verdirtiyor.

OKU AMA NEYİ

Cuma, Ekim 14, 2011

Bir iki hafta önce sanırım başlamıştım bu kitabı okumaya, görüldüğü gibi sürükleyici olmadığı için elimde biraz süründü kitap. büyük umutlarla başlamıştım okumaya, ama içindekiler bildiğim bilgileri tekrarlamaya yetti, yeni bilgiler öğrendiğimde oldu tabi onlarıda yabana atmamak lazım ama genel itibariyle benim için okumasamda birşey kaybetmeyeceğim bir kitapmış. Kitabı yazar zaten bölümlerine ayırmış  ilk bölümde hayatın bir anlamı olmalı diyerek yola çıkıp, oku ama neyi sorusuna cevap arıyor, bu sorunun cevabını tanıştığı ilim ehli bir insanla hoş sohbetler yaparak öğreniyor, 2, bölüm'de kitap başka bir yere gidiyor yazar dedesiyle ve büyükannesi ile olan ilişkisini,eşiyle tanışmasını vs konuları anlatıyor. 3, bölümde yazar arkadaş toplantısında bulunan ve  inanmayan bir profesör ve eşinin inanmamak için sordukları sorulara islam ve tasavvuf üzerinden cevaplar veriyor. 4, bölümde yüksek mevkide ( banka müdürü, fizik profesörü, doçent üni.öğretim üyesi, holding genel koordi.doktor ana bilim dalı prof.)bulunan arkadaşları ile toplanıp big bang konusunu işliyorlar. Big Bang olayını birçoğumuz biliyoruz ama benim için eksik bilgilerimi gidermek açısından iyi oldu 5. bölümde yine ilim ehli hocası ile yaptığı sohbetleri anlatıyor.   
6, bölümde yine yüksek mevkideki arkadaşlarına tasavvuf ve islamı anlatıyor.  
kitabın en çok sevdiğim bölümü ilim ehli hocası ile yaptığı sohbetler, daha doğrusu o kişinin yazara anlattıkları. Ve birde bu sohbetler sırasında geçen bir şiir varki, ahmet hamdi tanpınarın bu şiiri kırk yıl okusam bu şekilde yorumlanacağı aklıma gelmezdi diyecek insanlar arasındayım. ağzım bir karış açık şekilde okudum yorumunu.
birçok bilgiyi bir arada bulabileceğiniz bir kitap tasavvuf ve fiziğe merakı olanlar sağda solda gezinmeden alsın bu kitabı okusun ikisi bir arada var.

Şiirin ilk dörtlüğünü yazmadan edemeyeceğim ; 

"Ne içindeyim zamanın
ne de büsbütün dışında
yekpare geniş bir anın
parçalanmaz akışında"

Ahmet Hamdi Tanpınar

Halil Cibran/Ermiş

Perşembe, Ekim 06, 2011

Esselamu aleykum,

Sevgili Halil Cibran ve Ermiş...
Halil Cibran'dan uzun uzun bahsetmek istiyorum aslında, kitabını okumasanız da birçok sosyal paylaşım sitesinde şiirlerinden alıntılar okumuşsunuzdur, çok derin bir yazar, şair, filozof ve ressam kendisi. Yazarın daha önce hiçbir kitabını okumadıysanız Ermiş sizin için çok iyi bir başlangıç olacaktır. Yazar da Ermiş'e büyük emek verdiğini, yayıncısına teslim etmeden önce uzun yıllar elinde tutup en doğru kelimeleri yazdığından emin oluncaya kadar yayımlamadığını belirtmiştir.
Halil Cibran'ın en ünlü eserlerinden biri olan ve ilk kez 1923 yılında basılan "The Prophet" (Nebi) adlı eseri karma şiir denemelerinden ve birkaç resim örneğinden oluşuyor. Mustafa adındaki kahramanın 12 sene kaldığı Orphalese şehrinden ayrılıp evine gitmek üzereyken bir grup tarafından durdurulması ve halkın insanlık ve hayatın genel durumu hakkında sorular sormaları ve bu sorulara verilen bilgece cevaplar kitabın içeriğini oluşturuyor. Ermiş, insan hayatına dair önemli konulara aydınlatıcı şekilde değiniyor: aşk, evlilik, çocuklar, vermek, yemek ve içmek, sevinç ve üzüntü, ev ve evin önemi, giyecekler, alım ve satım, suç ve ceza, yasalar, özgürlük, sebepler ve arzular, acı, bilgelik, öğretme, arkadaşlık, konuşma, zaman, iyi ve kötü, dua, zevk, güzellik, din ve son olarak da ölüm.
Hristiyan olan bir adamın bu kadar güzel bir şekilde islami yaşama ve düşünce tarzına sahip olması etkileyici.. Kitabı okuduktan sonra beni daha iyi anlayacağınızı sanıyorum. Yazarın kitapları 20'den fazla dile çevrilmiş ve Türkçe'ye Cibran'ı en titiz ve özüne bağlı kalarak kazandıran yayınevi de kaknüs yayınevi sanırım. Bu yayını öneririm.
Kitap benim başucu kitabım oldu diyebilirim, çizmediğim satır sayısı az ve kitabın tamamını ezberleyip hayatıma uydurursam mutlu ve iyi bir insan olacağıma inanıyorum :) Halil Cibran okunması gereken usta bir yazar!

Sizler için birkaç alıntı;


*Zira aşk, nasıl sizi taçlandırırsa öyle de sizi çarmıha gerecektir. Nasıl serpilmeniz içinse öyle de budanmanız içindir.

*Aşk hiçbir şey vermez, kendinden gayrı ve hiçbir şey almaz, kendinden gayrı.

*Ve birlikte ayakta durun. Ama birbirinize çok yakın değil:
Zira mabedin sütunları ayrı durur.
Ve meşe ağacı ile selvi birbirinin gölgesinde serpilmez.

*Ve alıkoyabileceğiniz herhangi bir şey var mı? 
Sahip olduğunuz her şey günün birinde verilmiş olacak.
Öyleyse şimdi verin, verme mevsimi sizin olabilsin diye ve varislerinizin değil.
Çoğu kez 'Vereceğim, fakat yalnızca layık olana.' dersiniz.
Bağınızdaki ağaçlar böyle demez, ne de meranızdaki sürüler.
Yaşayabilmek için verir onlar, zira esirgemek helak olmaktır.

*Ve kalbinizin mevsimlerini kabul ederdiniz, tıpkı tarlaların üzerinden geçen mevsimleri her daim kabul ettiğiniz gibi.

*Siz sıkıntınız ve ihtiyacınız hâlinde ibadet edersiniz; keşke pür neşe olduğunuzda ve bereket günlerinizde de ibadet edebilseniz.