Baş Kitabımız

Baş Kitabımız

Dostlarımız

Dostlarımız

Kütüphanemiz

Kütüphanemiz

Kitaplarımız

Kitaplarımız

Kapak Kızı - Ayfer Tunç

Salı, Ocak 03, 2012

2012'nin ilk kitabı. Yılın ilk kitabının Kapak Kızı olmasından son derece mutluyum. Kendimce okumayı çok istediğim bir kitapla başlarsam öyle devam eder diye düşündüm :)

Ayfer Tunç'u okumayı çok istiyordum. Gerçi liseye giderken (sanırım 2002) ''Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek'' adlı kitabını okumuştum. Sonra  o kitabımı bir arkadaşıma vermiştim. Geri vermemişti. :(

Kapak Kızı sayesinde Ayfer Tunç ile yeniden tanışmış oldum.

Offf valla ben bile yazarken sıkıldım. Sizin de bu yazıyı okurken sıkılmanız muhtemel.

Kitabı çok sevmeme rağmen hakkında bir şey yazasım gelmiyor şu anda. Kitabın çok da önde olmayan karakterlerinden Hakan'ın bende bıraktığı etki yüzünden olabilir. Bu zamanda kadar benimle aynı durum içerisinde olan bir karakterle tanışmamıştım. Aynı dertten muzdarip iki kişi; Hakan ve ben.

Hani o bir karara varmış olsa, ben de o kararı verebilirim. O kadar. Ama nerede bizde o yürek? Bir de üstüne Ersin, Hakan'ın yapamadığını yapmasın mı kitabın sonunda? Çıldıracaktım. Zaten son zamanlarda karakterlere gıcık oluyorum (bkz. Hacime  ). Onların yüzünden asıl konuya odaklanamadım. Kapak Kızı'na yani.

Yeşil Peri Gecesi'nde karşıma çıkmamanız ümidiyle, siz iki gıcıkla vedalaşıyorum. Güle güle beyler.

Sonuç olarak şunu söyleyeyim; Kapak Kızı, diliyle, konusuyla, karakterleriyle, her şeyiyle okunası.

''İşini iyi yapan, iyi yaparken çok sıkılan, ama yine de belirlenmiş hedefe ulaşmadan hayatını değiştirmeyi düşünmeyen insan. Yolun bir kısmı katedildiğine göre, geri dönmek zarar getirirdi artık. (Sayfa 35)


''O, yavaşça odaya girerdi. Uyuduğumu sanırdı. Usulca alnımı okşar, öper, giderdi. Hırsımı ondan çıkardığımı, güzel yüzünü kan içinde bıraktığım gecelerin sabahında bile. Ama bir sabah, yine gelmesini, alnımı okşamasını, usulca öpmesini beklerken, çıt diye kapandı kapı. Beni öpmeden gitti. O zaman her şeyin bittiğini anladım. Ateş söndü.'' (Sayfa 102)


''Yazarlar sıradan sandığımız insanları evirip çevirirler, başka bir gözle bakarak onlardan yeni insanlar yaratırlar. Bu yeni gözle biçimlenmiş insanlar, artık bizim için sıradan değildirler, birer kahramandırlar. Gerçek hayatta da gizli bir elin onları alıp yeniden biçimlemesini isteriz. Bir el, deriz, bizi de biçimlese, biz de kendi hayatımızın kahramanı olsak. O el kendi elimizdir oysa.'' (Sayfa 109)


Arka Kapak:
Karlı bir kış günü, Ankara’dan İstanbul’a giden bir trenin yemek vagonu. Birbirini tanımayan üç kişi; bankacı Ersin, radyo programcısı Selda ve yemekli vagonun garsonu Bünyamin. Kapak Kızı, işte bu üç kişinin romanı. Ama aynı zamanda orada olmayan bir başkasının; bir dergide çıplak fotoğrafları yayınlanan Ayın Kızı Şebnem’in. Trenin saatlerce yolda kaldığı, bir yolcunun öldüğü bu uzun yolculukta, roman kahramanları, birbirleriyle, Şebnem’in fotoğrafları aracılığıyla yüzleşirler. Ancak bu zihinsel yüzleşme giderek kimin kimi yargıladığı belli olmayan bir hesaplaşmaya dönüşür. Ayfer Tunç, ilk kez 1992 yılında yayınladığı Kapak Kızı’nı ‘zemin aynı zemin, inşa aynı inşa’ olmak kaydıyla yeniden yazdı. Roman, bedensel çıplaklığı, kahramanlarını farklı nedenlerle sarsan bir travma olarak ele alıyor. Aile, hayat, aşk, kıskançlık, güzellik ve ahlak kavramlarını, alışılmış yorumların tuzağına düşmeden işliyor. Bunaltıdan ikiyüzlülüğe, anıların masumiyetinden yaşamın gerçeklerine uzanan soruların kuşattığı bu roman, aslında bütün soruları içeren tek bir soru soruyor: Kim daha çıplak?

3 Kelam Edilmiş...:

Syhn dedi ki...

ha bu kitabı bende okumak sitiyordum .. hatırlattığın iyi oldu :D

3 Ocak 2012 16:15
Adsız dedi ki...

:))

3 Ocak 2012 17:38
alkım doğan dedi ki...

Ben Yeşil Peri Gecesi'ni okudum ve çok etkilendim. Şimdi de Kapak Kızı'nı okumak istiyorum.
Merak etmeyin, o iki karakter yok Yeşil Peri'de. Ersin şöyle bir görünüp kayboluyor.

22 Ocak 2012 21:55

Yorum Gönder

Bir katkıya 'HAYIR' demeyiz... :)