Baş Kitabımız

Baş Kitabımız

Dostlarımız

Dostlarımız

Kütüphanemiz

Kütüphanemiz

Kitaplarımız

Kitaplarımız

Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında - Haruki Murakami

Çarşamba, Aralık 28, 2011

2011 bitmeden Murakami okumasaydım orta yerimden çat diye çatlardım eminim. Uzuuun zamandır istiyordum okumayı.

Kitap fuarı yazımdan hatırlarsınız belki, bu kitabı günün anısına ,(2011 Tüyap Kitap Fuarı) Onur Bey'in tavsiyesi üzerine almıştık. Ve Büşra ile aynı zamanda okuyacağız diye konuşmuştuk. Bazen de dışarı çıktığımızda bir örnek ayraç alırız. Vardır öyle garip huylarımız :)

İtiraf ediyorum; başlarda sıkıldım.  Aslında kitabın yarısı diyebiliriz.:) Ama sonra kitap aldı başını gitti. Sayfaları merakla çevirmeye başladım. Hacime'ye sinir oldum. Karşımda olsa esaslı bir yumruk geçirirdim suratına.

Sonunda Hacime ile ilgili çok klasik bir yorum yaptım; ''erkek işte''. Gıcık Hacime. Sinir şey.

İşte bu cümlelerden Murakami'nin ne kadar güzel bir dili olduğunu anlayabilirsiniz. Aslında kitapta Hacime'nin gıcıklığı ile ilgili bir anlatım yok. Ben kendi kendime gıcık oldum adama.

Tamam tamam kapatıyorum Hacime konusunu. :)

Sade bir dille yazılan ama insanı etkileyen kitaplara ba-yı-lı-yo-rum. Kelimeleri süslemeden, uzun uzun yazmadan duyguları nasıl bu kadar gerçekçi anlatabiliyorlar anlayamıyorum. Anlamama ne gerek var gerçi. Ben kitaba kapılıp, duygulardan duygulara sürüklenmeme bakayım değil mi?

Bu güzel kitapla tanışmamızı sağladığınız için teşekkürler Onur Bey. :)

..eğer yağmur yağmamış olsaydı, eğer yanıma şemsiyemi alsaydım ( ki bu çok muhtemeldi, çünkü otelden çımadan önce alıp almamak konusunda bocalamıştım), onunla asla karşılaşamazdım. Ve onunla karşılaşmasaydım eğer, şimdi hala yayınevinde kölelik ediyor, geceleri gözlerimi duvara dikiyor, tek başına içip kendi kendime konuşuyor olurdum. Bu durum, ihtimallerimizin ne kadar sınırlı olduğunun farkına varmamı sağlıyor. (sayfa 57)


''Aşıklar talihsiz bir yıldızın altında doğarlar'' dedi. ''İkimiz için yazılmış gibi sanki.'' (sayfa 149)


Arka Kapak:
Tokyo’nun varlıklı bir mahallesinde, sıradan ve sorunsuz gibi gözüken bir hayat süren Hajime, orta yaşlara geldiğinde yaşamını sorgulamaya başlar. Hayatı boyunca sahip olduklarından daha fazlasını istememiştir. Savaş sonrası yıllarda şansı yüzüne gülmüş, iyi bir evlilik yapmış ve iki kız çocuk sahibi olmuştur.
Şehirde iki caz kulübünün sahibi olarak kıskanılacak bir kariyeri vardır. Yine de, hayatı ve kariyeriyle ilgili, rahatsız edici, sinsi bir yetersizlik duygusuna kapılmaktan kendini alamaz. İlk gençliğinde âşık olduğu, akıllı, ancak tuhaf bir yalnızlık duygusu uyandıran güzel Şimamoto’nun anısı, kalbini gölgelemektedir.
Yağmurlu bir gecede, eskisinden çok daha güzel ve etkileyici görünen Şimamoto’nun tekrar karşısına çıkmasıyla, hayatı çok daha karmaşık bir hale gelir.

“İnsanın, kaderi ve maddi dünya arasındaki gelgitlerini anlatan ve okuru kıskıvrak yakalayan bir eser. Akıllardan çıkmayacak.”
The New York Observer

2 Kelam Edilmiş...:

Ebru dedi ki...

Benim için de çok büyük bir zevk Murakami okumak ben geçen hafta bir başka murakami daha keşfettim:)

Bu kitapla ilgili http://nehirida.blogspot.com/2011/06/snrn-guneyinde-gunesin-batsnda.html burada

Ve İmkansızın Şarkısı da burada vakit bulamadım da :)) Yazılmış linklerimi kopyaladım http://nehirida.blogspot.com/2011/04/kizuki-oldugunde-bir-sey-ogrenmistim.html

28 Aralık 2011 13:28
www.entel-kedi.blogspot.com dedi ki...

okunacaklar listeme aldım.. bana da beklerim.:)

29 Ocak 2013 17:22

Yorum Gönder

Bir katkıya 'HAYIR' demeyiz... :)