"Modern yaşam ölümü unutturur" der Ahmet Hamdi Tanpınar. Bu söz herhalde en çok 1980 sonrası kuşak için geçerli. Sadece ölümü unuttursa iyi, tüm değerleri de yapboz haline getirdi.
Popüler kültürün hızlı yayılışı ve modern yaşam tasarımları birçok hayatı ve duyarlılığı kapitalizmin çöp kutularına yuvarladı. Artık neredeyse hemen her şeyin bir "bedeli" ya da "fiyatı" vardı. Bu hızlı yaşamda kendini içlerine hapsedenler İslamcı söylemin tarafında yer alanlardı.
Elinizdeki kitap 1990-2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini "dikkafalı" bir söylemle dışavurumu; bu koronun çocuklarına ulaşabilmiş, kimi zaman bağıra çağıra, kimi zaman da dudak ucuyla söylediklerini anlayan kitlenin kitabıdır.
Kekeme Çocuklar Korosu içinde barındırdığı insanlar ve onların öyküleriyle kocaman bir duygu dünyasına karşılık geliyor. '
Popüler kültürün hızlı yayılışı ve modern yaşam tasarımları birçok hayatı ve duyarlılığı kapitalizmin çöp kutularına yuvarladı. Artık neredeyse hemen her şeyin bir "bedeli" ya da "fiyatı" vardı. Bu hızlı yaşamda kendini içlerine hapsedenler İslamcı söylemin tarafında yer alanlardı.
Elinizdeki kitap 1990-2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini "dikkafalı" bir söylemle dışavurumu; bu koronun çocuklarına ulaşabilmiş, kimi zaman bağıra çağıra, kimi zaman da dudak ucuyla söylediklerini anlayan kitlenin kitabıdır.
Kekeme Çocuklar Korosu içinde barındırdığı insanlar ve onların öyküleriyle kocaman bir duygu dünyasına karşılık geliyor. '
ve son olarak bir kaç alıntı..
'Bazen her şeyi anlayabildiğimi sanıyorum. Her şey normal gelmeye başlıyor. Bu beni korkutuyor.'
'Zavallılar! Şimdi yerlerinizi değiştirin, yeni oyunlara hazırlanın. Geveze tanrılarınız yeni bir perde istiyor.'
'Hadım edilmiş kelimelerden evlatlar umuyorsunuz.'
' 'Ellerinizi dikkat edin makineye kaptırmayın' diyordu ustalar.
Ellerinizi makinaya kaptırmayın.
Ruhunuzu da makineye kaptırmayın.'
'Hayatı bir kitap okur gibi geriye yaslanıp okuyamazsın. Direniş ayakta beslenir, yürüyüştür ayakta kalmanın besini.'
'En son hangi acı seni uykusuz bıraktı, en son hangi coğrafyaya gözyaşı döktün, en son hangi cümle beynini darmadağın edercesine odanın duvarlarında yankılandı, söylesene?'
'Sihirli bir lamba gibi önümüze alıp yarını, dilemeye başlıyoruz aklımıza geleni.'
'Tanrı'yı oynamak!
Ellerine geçirdikleri her imkanı, her mülkiyeti sahiplenme duygusuyla otorite aracı olarak kullanma duygusu bu.
Hükmetmek, karar vermek, geleceği belirleme gücünü elinde tutmak. İnsanlara ış ve rızk verdiğine inanmak, insanları sınıflamak sonra. Cenneti ve cehennemi pay etmek.
Bütün bunlar düpedüz Tanrı'yı oynamak değil de nedir?
Zavallı insan bu kez zor bir oyun seçti ve acı duyacak...'
'Kente sahip olduğun her şeyini kat, bedenini, yüreğini, yaşantını, kalbini benim diyebileceğin ne varsa kente kat. Kent seninle beslenecek. Senden eksildikçe kent fazlalaşacak. Üst üste yaşamlar, üst üste gelecek tahayyülleri besleyecek kenti. Kentin varlığı başkalarının yokluğuyla büyüyecek. Tek tek bütün ruhlar, büyük bir ruhun boyunduruğuna girecek.'
'Ruhunu ışıklarla sar ve kentin tanrılarına kutsal bir adayışla sun.'
'Kutsalını yitirimiş bir kentin bu kadar sahte kutsalı barındırması da bir zorunluluk galiba.'
'Tanrı gibi konuşanların sesi her zaman daha yüksek çıkıyordu.'
muhabbet ile..
4 Kelam Edilmiş...:
yıllar evvel okudum...
24 Haziran 2011 00:32çok etkileyici ve farklı olduğunu hissettiren bir kalemi vardır yazarın. Ve sen Kuş olur Gidersin ve Kraliçenin pireleri adlı eserlerinide okumanızı tavsiye ederim ...
fotografta var ama, cok net belli olmuyor: diger tarik tufan kitaplari siraya girmis bekliyorlar :) yazilis sirasina göre okumaktayim..
24 Haziran 2011 00:40ve katiliyorum tarik tufan'in kalemi gercekten farkli, kendine has.. tabii bakis acisi da.. bu yüzden okunasi bir yazar..
tarık tufandan okuduğum ilk kitaptı ve tek oturumda bitenlerdendi.. Unutulmayan iki kısım vardı ki dimağımda..
23 Ağustos 2011 23:26" İnna lillah ve inna ileyhi raciun
Allahtan geldik ve yine O'na döneceğiz.
Meğer filmde her ölen adamın ardından bu cümleyi tekrar ediyormuş. Anneannem yaşamı sahiden ciddiye alıyor. Hem de kelle sayısına göre ucuz siyaset üreten ağabeylerimizden daha fazla. Okuma yazması olmadığı için 3. sayfa haberlerinden habersiz. Ölüm hala kutsal onun için.. Ölümleri nesneleştirmemiş. Ölüm yalnızca haber bültenlerini dolduran içi boş görsel bir fenomen değil. O, ölümün en sahici ve en anlamlı yüzüne inanıyor..
Yaşlı ve kirli bir sokak adamıyla karşılaştım. Önce korktu yanına yaklaşınca. merak etmemesini söyledim. Cebimde kalan son paranın bir kısmını teklif ettim. 'Almam' dedi. 'Neden' diye sordum. 'Param var benim' dedi. 'Yarın lazım olur' dedim. 'Onu da yarın düşünürüm' diye cevapladı. (..) biz toprağı eşelemeye devam ediyorduk." / kekeme çocuklar korosu
Kendimden her daim bir şeyler bulduğum bir adam..
24 Ocak 2013 20:31Ve aslında bir bakıma kendinide anlatır yazar yazılarıyla
Bir erkeğe çok görülecek kadar ince, naif, romantik ve merhametli..
Yorum Gönder
Bir katkıya 'HAYIR' demeyiz... :)