Kitapdan bir cümle ile başlamak istiyorum..
''Binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca, dört farklı üretim tarzının egemen olduğu, dört farklı dünya yaşandı.''
Yazar, bilgi toplumu, sanayi toplumu, tarım toplumu ve üretim öncesi toplumda ''cinsel baskı''nın nasıl şekillendiğini bize anlatıyor.
Anaerkil toplumdan ataerkil topluma nasıl geçtik?İnsanlık tarihi boyunca cinsel baskının yaşanmadığı toplumlar var mıydı?Kadın, erkeğin gözünde ona ''yasal mirasçılar'' doğurması gereken bir mal haline nasıl geldi?Antik Yunan ve Roma'da cinselliğe bakış nasıldı?Namus bacak arasına nasıl indirgendi?Sevişmeyi ''lanetli bir günah'' olarak betimleyen ilk din hangisiydi?Bunun gibi bir çok sorunun cevabını alıyoruz.
Çok farklı bilgiler edindim kitap sayesinde.Hele bir Trobriand Adaları var ki aman amannn:)..Bilgi edinmenize biraz yardımcı olayım bu linkle :) Ha bir de bekaret kemeri var..Ve kadınların bu bekaret kemerinden kurtulma yöntemleri çok zekice..
Bu tür kitapları okurken aslında sıkılırım ama bu kitabı okurken hiiiç sıkılmadım.Yazarın, ''Kim Olduğumu Artık Biliyorum'' isimli kitabını da okumak istiyorum.Artık ne zaman sıra gelirse.Aslında Emre Caner genç bir yazar ama Kutsal Fahişeden Bakire Meryem'e çeşitli üniversitelerin sosyoloji ve antropoloji bölümlerinde ders kitabı olarak okutulmuş.Brrravo diyoruz Emre Caner'e :)..
Tamam sadede geleyim ben en iyisi..Okuyun derim ben:)
Arka Kapak:
Doğa birkaç milyar yıl önce canlıları cinsiyetleştirip erkek ve kadını birbirine sunmuştu. Ama toplumsal hayata geçen insan, cinselliği içinden çıkılmaz bir sorun yumağı haline getirdi. Oysa beden sadece kendisine yüklenmiş görevleri yerine getiriyordu.
Kadın önce bereketin simgesi olarak kabul edildi ve kendisi gibi doğurgan olan toprakla özdeşleştirildi. Böylece adına kutsal mekanlar yapıldı, bu mekanlarda ona tapınıldı. Zaman içerisinde tapınma, tapılanın sahiplenilmesine dönüştü...
Bu çalışma, insanın varoluşundan günümüze tanrıçalaştırılan, fahişeleştirilen, lanetlenen ve nesneleştirilen kadın bedeninin, toplumsal hayattaki serüvenini özetlemektedir.
Kadın önce bereketin simgesi olarak kabul edildi ve kendisi gibi doğurgan olan toprakla özdeşleştirildi. Böylece adına kutsal mekanlar yapıldı, bu mekanlarda ona tapınıldı. Zaman içerisinde tapınma, tapılanın sahiplenilmesine dönüştü...
Bu çalışma, insanın varoluşundan günümüze tanrıçalaştırılan, fahişeleştirilen, lanetlenen ve nesneleştirilen kadın bedeninin, toplumsal hayattaki serüvenini özetlemektedir.
0 Kelam Edilmiş...:
Yorum Gönder
Bir katkıya 'HAYIR' demeyiz... :)